Necati Özçimen Sitesi

Necati Özçimen Sitesi  Necati Özçimen Sitesi Necati Özçimen Sitesi
Necati Özçimen Sitesi
KISIRLIK

 

Kısırlık (İnfertilite) korunmaksızın düzenli cinsel ilişkiye rağmen 1 yıl içinde gebelik olmaması olarak tanımlanır. Genç yaş grubunda bekleme süresi daha uzun olabilir. Kadın yaşının 35′in üzerinde olduğu veya öykü ve muayenesinde kısırlık ile ilişkisi olabilecek herhangi bir bulgu saptandığı durumlarda araştırmalar daha erken başlatılmalıdır. Kısırlık toplumda çiftlerin yaklaşık%15 ini etkilemektedir. Gebelik oluşması için kadının düzenli yumurtlaması, tüplerinin açık olması, rahim içinde bir sorun bulunmaması, erkeğin spermlerinin normal sayı, şekil ve hareketliliğe sahip olması gereklidir . Hiç bir sorunu olmayan bir çiftin, aylık gebe kalabilme oranı yaklaşık % 20-25 olup, bu oran 6 ay sonunda %75, bir yıl sonunda % 85’e ulaşmaktadır, 1 yıl içerisinde gebe kalamayan çiftlerin bir infertilite uzmanına başvurması önerilir. Üreme üzerinde kadın yaşının çok önemli bir etkisi olduğundan 35 yaşından büyük kadınların beklemeden 6 ay sonrasında başvurması önemlidir.
KISIRLIĞIN ARAŞTIRILMASI
1 yıl sonunda gebelik oluşmaz ise araştırmaya başlanmalıdır. İlk yapılan test kadının jinekolojik muayene ve ultrasonografi ile değerlendirilip kan hormon düzeylerinin kontrolüdür. Bunun için uygun gün adetin 2. veya 3. günleridir.Erkeğe yapılması gereken test semen analizidir .3-5 günlük cinsel perhiz sonucu verilen semen analizinde sonuç anormal ise en az 15 gün ara ile test 3 kez tekrarlanmalıdır. Semen analizi normal ise genellikle erkekte sorun yoktur. Semen analizi normal olan bir erkeğin muayenesine gerek yoktur.
Aynı zamanda kadının yumurtlayıp yumurtlamadığına bakılmalıdır. Bu amaçla adetin 19-21. günleri arasında bir hormon tahlili (progesteron) yapılabileceği gibi ultrason takipleri veya idrarda LH ölçümleri de yapılabilir. Adetleri düzenli olan kadınların %95′i normal olarak yumurtlarlar.
Kadında yapılan en önemli test yumurtalık kapasitesinin saptanmasıdır. Bunun için adet döneminde Vajinal yolla bir ultrason yapılarak yumurtalıklar içindeki primordial foliküller (içinde yumurta barındıran minik kistler) sayılır. İki yumurtalıkta toplam 6 taneden az primordial folikül varsa yumurtalık kapasitesi azalmış demektir. Kadınlarda yumurtalık kapasitesi 35-36 yaşından itibaren azalmaya başlar Bazen yumurtalık kapasitesi daha erken azalır. Özellikle ailesinde erken menopoz olan, daha önce yumurtalık cerrahisi tarifleyen kadınlarda, tek yumurtalığı alınmış olan, endometriosis öyküsü olan kadınlarda yumurtalık kapasitesinin çok dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerekir.
Semen analizi, yumurtlaması ve yumurtalık kapasitesi normal olan çiftlerde kadının tüplerinin açık olup olmadığı araştırılır. Bunun için ilaçlı rahim filmi (HSG-histerosalpingografi) çekilmesi gerekir. HSG basit ve çoğu zaman ağrısız bir işlem olmasına rağmen ilacın hızlı ve basınçlı verilmesine bağlı rahimde kramplar yapabilir.İşlem önesi kullanılan ilaçlar bu riski azaltabilir. İşlem adetinin bitiminden hemen sonra yapılmalıdır. Bu günlerde rahim içi daha iyi görülür ve yumurtlama döneminden sonra olabilecek çok erken bir gebelik olasılığı ortadan kaldırılır. HSG ile rahim iç boşluğu ve tüpler değerlendirilir. Tüplerin açık olup olmadığı , kapalı ise hangi seviyede kapalı oldukları anlaşılabilir. HSG tüplerin açık olup olmadıkları hakkında bilgi verdiği halde tüplerin fonksiyonu hakkında bilgi vermez.
Bu noktada karın içinin bir teleskop yardımı ile gözlenmesine olanak tanıyan laparoskopi adı verilen bir işlem ön plana çıkmaktadır.Çünkü laparoskopi ile tüpler ve rahim içi hakkında daha net bilgi sağlanabilmektedir. Tüplerin sadece açıkmı kapalımı olduğu sorusuna değil, fonksiyonu, anatomisi, yapışıklığı olup olmadığı konusunda bilgi vermektedir.
Kısırlık araştırmalarında geçmişte kullanılan ancak önemi tam olarak kanıtlanmamış testler de vardır. Bunların arasında immunolojik araştırmalar (antisperm antkorları) ve postkoital test (ilişkiden sonra rahim ağzındaki sıvının spermlerin varlığı açısından incelenmesi) sayılabilir. Kısırlığın tanı ve tedavisinin infertilite ağırlıklı çalışan kadın hast. ve doğum hekimleri tarafından yapılması hasta yararınadır. Bu sayede gereksiz ve zaman alan tanı ve tedavilerden ziyade etkinliği bilimsel olarak kabul görmüş doğru tanı ve tedaviler almış olacaklardır. Gereksiz testlerin yapılması hem vakit hem de para kaybına yol açacak ve belkide çok değerli olan gebe kalabilme yıllarını kaybetmiş olacaklardır.
Paylaş :
Copyright 2013 Tüm Hakkı Saklıdır.